Recent Comments

​İmam mı daha suçlu medya mı?


Konya Şehir Hastanesinde bir doktorumuzun katledilmesi sonrasında bir imamın konu ilişkili maksadını aşan sözleri geçen haftanın en önemli gündemlerinden birini oluşturdu veya oluşturuldu.

            Oluşturuldu dememin nedeni de; sözün sahibinin bir imam olması ve bazı imamların kürsülerde hükümeti destekler algısına yol açacak sözleri söylemeleridir.

            Üzülerek ifade etmeliyim ki, ülkemizde cereyan eden her olay üzerinden siyasi ve ideolojik kazanım elde edilmeye çalışılıyor.

            Bu durum çok kolay çözülebilecek birçok sorunun çözümünü zorlaştırmakta hatta çözümsüzleştirmektedir.

            Bir imamın bir camide 300-500 kişinin önünde söylediği bir sözü tartıştığımız kadar toplumda giderek artan şiddet olaylarının çözümünü için yapılması gerekenleri tartışmıyoruz.

            -Konu eksenli üniversitelerimizde yapılan veya yapılabilecek sosyal çalışmaları niye gündeme getirmiyoruz?

            Bu yazımda ne gündem oluşturan ne de bu tür söylemlerde bulunan imam ve vaizleri savunmuyorum; ancak, sosyal sorun haline gelmiş olay ve olayların bir kişinin söylemi üzerinden tartışma konusu yapılmasını gerçeklerden uzak buluyorum.

                İmam efendi tepki çeken; "sen gittin hastaneden boş döndün, iğne yapılacak, oğlun ölecek elinde. Doktor da dedi ki, 'Sen git grevdeyiz' Sen öldürmez misin, sövmez misin, dövmez misin? Buna fırsat vermeyelim ya. Herkes akıllı olsun kardeşim" sözleriyle doktorlara karşı halkı kin ve düşmanlığa teşvik etme suçuyla suçlanmaktadır.

            İmam efendi kelimelerini daha dikkatli seçseydi "Sen öldürmez misin, sövmez misin, dövmez misin?" sözlerini söylemeseydi dile getirdiği hususta haklı değil mi?

            Direkt insan hayatına etki eden meslek mensuplarının her ne şartta olursa olsun grev yapmalarını ben de insani bulmuyorum.

            İmam efendi konuşmasındaki maksadını aşan sözleri söylemiş olsa da doktorlara şiddete yönelik halkı kışkırtma gibi bir niyetinin olmadığına yüzde yüz inanıyorum.

            Çünkü, bir din adamı bir insanın kendisini ve başkasını öldürmesinin İslam'da karşılığının çok çok büyük günah olduğunu çok iyi bilir.

            İmamın, halkı kin ve düşmanlığa sevk ettiğini, doktorları aşağıladığını düşünmüyorum ama varsayalım öyle.

            -Bu imam yukarıda tepki çeken sözünü kaç kişiye söyledi?

            O esnada camide kaç kişi olduğunu bilmiyorum; olsun 100, 200, 500, en fazla 1000.

            Yani, sadece camide bulunanlar bu sözü duymuştu. Camide bulunan biri konuşmaları çekmiş ve sosyal medyada paylaşmış veya bazı medya kuruluşlarına servis etmiş.

            Bazı medya grupları da mal bulmuş mağribi gibi bu videoya sarılmışlar sürekli yayınlamışlar.

            Bu imamın konuşmasını en fazla 1000 kişi duyacak iken medya organlarının sürekli bu konuşmaları yayınlamaları neticesinde milyonlarca insan bu konuşmayı duydu bence kasıtlı duyuruldu.

            Amaç, imamlar üzerinden siyasi, ideolojik ve dini yönden içlerinde var olan kin ve nefreti ortaya koymaktı.

            Şimdi soruyorum:

            -Bu sözü söyleyen imam mı daha suçlu yoksa bu imamın sözlerini milyonlarca kişiye ulaştıran medya organları mı?

            Eğer ortada bir kin ve nefret tahriki varsa imam bir kere suçluysa medya bu kin ve nefretin tahrikini milyonlara taşıdığı için milyon kere suçlu!

            Bu ülkede yaşayan herkes samimi olmalı ve her türlü şiddetin karşısında olduğu gibi çözüme yönelik her türlü çalışmaya da katkı yapmalıdır.

            Bu olaylar üzerinden ideolojik ve siyasi kazanımlar elde etmeye çalışmak kadar aşağılık bir şey olamaz!

            İmama verilecek ceza ülkemizdeki şiddeti durduracaksa imama her türlü ağır cezayı verelim amma iş öyle değil!

            İmam hakkında disiplin ve adli soruşturma açılmış olup sonucu beklenmesi gerekirken dışarıdan soruşturmacıları etkileyecek demeçlerde bulunulması doğru değil!

            Mesela, Sağlık Bakanımızın konu ile ilgili açıklamalarını hukuki bulmuyorum.

Disiplin soruşturması yapılaması için görevlendirilen müfettişler soruşturmanın selameti için imamın açığa alınmasını gerekli görürlerse talepte bulunabilirler.

            Şunu da özellikle belirtmek isterim ki, camilerde vazife icra eden görevliler siyasi algılara sebep olabilecek söylemlerden kaçınmalıdır.

            Elbette ki, vaazlarında ülkemizde yaşanan sosyal sorunların çözümüne yönelik dinimizin önerilerini söylemeli ve anlatmalılar.

            Ekonomik krizin ilk başladığı günlerdeydi. Öğle namazını kılmak için bir camiye gittim. İmam efendi namaz öncesi camide bulunan cemaate sohbet ediyordu.

            Sohbetinde, "ülkemizde ekonomik kriz olmadığını, herkesin evinin önünde lüks araçları olduğunu; köylerde her evin önünde iki traktör bulunduğunu; zekat verecek kimse bulamadığını yemin ederek" söyledi.      

            Caminin bulunduğu mahallenin belki de yüzde 50'si Kur'an-ı Kerimde zekat verilecekler arasında sayılan yoksul ve borçlulardan oluştuğunu orada yaşayan herkes bildiği halde yemin ederek söyledi.

            Hayretler içinde kaldım ve imamın, "zekat verecek kimseyi bulamıyorum" diye yemin etmesi beni derinden etkiledi!

            Bunu söylemek istemem ama ne kadar etkilendiğimi anlamanız için söyleyeceğim:

            Öğlenin farzını arkasında mutmain olarak kılamadım ve namazımın olup olmayacağı ile ilgili şüpheye düştüm ve öğle namazının farzını yeniden kıldım.

            İmam ve vaizlerimiz kürsü ve minberde konuşurken ağzından çıkacak her söze dikkat etmeli, siyasi algılara yol açabilecek sözlerden kaçınmalıdır.

            Bu tür sözlerden kaynaklı camiyi terk edip camiye gitmeyenleri biliyorum.

-Bu duruma sebep olanlar vebalini azıcık düşünsünler!
Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te Bozkır Haber'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yorum Gönder

1 Yorumlar
* yapılan yorumlar denetlendikten sonra yayınlanmaktadır.
  1. Suç kimde?
    Sırasıyla diyebiliriz ki, toplum, siyasetçiler, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan herbir birey, bu tür kaotik ve antidemokratik ortamlara sessiz kalan, taraf tutan, her duyduğunu mutlak doğru kabul eden herkes.
    Bir örnekle, geçtiğimiz günlerde bir parkta bir kadının 2 adet ördeği çantasına koyarak oradan uzaklaştığını gördük, basın, kadının Suriyeli olduğunu ve ördekleri çaldığını iddia eder etmez on binlerce kişi şuursuzca saldırmaya hakaret etmeye başladı...
    Peki olayın aslı ne idi, kadın Suriyeli değil İranlı idi, ördekleri calmamis, tam aksine bambaşka bir durum söz konusu idi. Evet gözümüzle gördük yaftaladik ama kalbini yarıp bakmadık!
    Iftira, yalan, karalama ve akla ziyan ifadeler ile olmayan menevi dünyamızı berbat ettik. Peki din adamları, ve camiilerimizin mukaddes kürsüleri ve oradan yükselen kaynağı meçhul hatta yalan olduğu aşikar olunan meseleler nasıl da cenk meydanlarında nara atarcasina, ibadet için gelmiş müslümanlara aktarılıyor. Utanmadan sıkılmadan tartmadan ölçmeden... Işin özetine gelelim Ali hocam, öncelikle teşekkür ederim çok önemli bir konuya degindiniz. Lakin ben bunun tesadüfi olduğunu düşünüyorum, özellikle inşaa ettiler, bu şekilde bir nesil büyüttüler bu nesli her şeyi kulaktan dolma bilen bir büyüğün himayesine verdiler. Sonra çıktılar gençlerimiz Deizm'e Ateizm 'e kayıyor dediler. Bütün sorumluluğu yaşanılan zamanın üzerine attılar. Z kuşağı dediler. Kimse ama kimse bu gençlere eğilip onları anlama yoluna gitmedi, kendi zamanından fedakarlik edip onları dinlemedi...
    Önce Toplumu böldüler, sonra çocuklarımızı gençlerimizi böldüler. Farklı mahallede olmanın dezavantaj olduğunu hissini kafalarının içine bir çivi gibi caktilar. Kısacası bizim olan bütün güzel şeyleri bir bir bizden aldılar. Bunu da gözümüzün içine baka baka yaptılar. Sonuç mu?
    Bu günler kötü günler gelecek olan günlerden iyi günler...
    Allah bizi Kur'an'ın ahkamiyla hareket eden kimselerden eylesin, çirkinlik, fenalık ve masum insanların hakkına girmekten halas eylesin.

    YanıtlaSil