Recent Comments

“…MELİ- …MALI”

Hepimiz insanız, eksiklerimizle, yanlışlarımızla, doğrularımızla bir şekilde bu hayatı yaşamaya devam ediyoruz. Hepimizin haz aldığı, mutlu olduğu bir şeyler var. Kimisi bir gülümsemeyle mutlu olurken bir diğerini para mutlu eder. Bir iş adamı büyüğüm “beni en çok bir kişiyi işe almak mutlu eder. Benim en büyük zevkim insanları iş sahibi yapmak” demişti. Yani hepimizin yapısı ve mutluluk kaynaklarımız farklı farklı. Öylede olması gerekiyor ki toplum gelişsin. Önemli olan toplum içinde karşılıklı saygılı olmak ve diğerini yargılamadan mutluluğunu paylaşabilmektir. Üzüntüleri paylaşmak kolaydır, ama karşınızdakinin sevincini paylaşmak zordur. Devreye kıskançlıklar, egolar giriverir. 



Bende yazdıkça mutlu oluyorum. Yazdıklarıma cevaplar geldikçe, sonuç alındıkça mutlu oluyorum. Aynı payda da birleştiğim Yunus Yılmaz’da gazetesinde yazdıkça, sorunlara çözüm bulundukça mutlu oluyor. Ama bir süredir sessiz ve izlemede gazetemiz. Bunun nedenini hiç sordunuz mu bilmiyorum, ama bana gelen sesleri paylaşayım. “Neden şu konuyu yazmıyorsunuz? Neden bu meselenin üstüne gitmiyorsunuz? Böyle gazetecilik mi olur canım! Yazsanıza şu haberi işte…” Güzel söylüyorsunuz, doğru söylüyorsunuz ama galiba bazen bizlerinde insan olduğumuzu unutuyorsunuz. Bizler yazdıklarımıza cevap geldiğinde, destek geldiğinde mutlu oluyoruz, şevkimiz artıyor. Bir nevi bize yazma cesaretini siz okurlarımız veriyor. Ancak bir süredir dikkat ediyoruz “Bozkır yanıyor” diye manşet bile atsak, kimseden ses gelmiyor. Birileri gazetemize gelip dese ki; “haklısınız kardeşim, bu sorunun üzerine gitmenizden dolayı mutluyuz.” Ama yok. Kimsede ses yok, tepki yok, okuyan bile okumamış gibi yapıyor. Bizimde şevkimiz kırılıyor haliyle…




Bir başka konu daha var ki belkide bunu yazdığım için Yunus abim bana kızacak, ama yazılarıma müdahale etmediğinden yayınlayacaktır. Bu gazetemiz beş yüz tane basılıyorsa, bunun yarısı Bozkır dışına posta yoluyla gönderiliyor. İstanbul, Ankara, İzmir… Bu yaz her hafta evine gazete ulaşan hiç kimse gelipte” bu gazetenin maliyeti vardır, bari posta ücretini verelim de desteklemiş olalım” demedi. Hakkını yemeyelim, bazı Bozkırlılar gerçekten bu mantıkla gelip gazetemize abone oldular. Ancak büyük kesim uğramadı bile, ama iki gün sonra gazete evlerine ulaşmayınca telefon edip “bu hafta gazete gelmedi” diyebildiler. Bu bir sitem değil yanlış anlamayın, konunun parayla ilgisi yok ,kimse bir yerlere çekmesin. Konuyu getireceğim yer şurası; biz Bozkırlılar konuşuyoruz, ama ne maddi nede manevi takdir etme adabını bilmiyoruz. Hep “yapılmalı edilmeli” deniliyor, ama kimse ben bir küçük adım atayımda arkamdan gelen olur belki demiyor. Hep başkalarının bir şey yapmasını bekleyip duruyoruz.
Bir örnek daha vereyim. Bazı İşadamlarımız “Bozkır’ın dağını taşını tanıtın, turizme açın kardeşim” deyip duruyordu. Bizler kendi çabamızla bir dergi çıkartıp, elimizden geldiğince doğal güzelliklerimizi tanıtmaya başladık. Konuşan işadamlarımıza “destek olurmusun? Bir reklam verirmisin?” dediğimizde birden kayboldular. Yani bir şeyler yapılmalı edilmeli evet, ama bunlar konuşmakla olmuyor, bizim gibi birkaç kişi konuştuğunu icraat dönüştürmeye çalışınca destek olunmuyor.
Yanlış anlaşılmasın derdim aferin demeniz değil, sadece “Yapılmalı- edilmeli” deyip naralar atanların, yapanlara edenlere biraz olsun destek olmasıdır. Zaten bunu bir başarabilsek Bozkır bir Bozkır daha olur…
Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te Bozkır Haber'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* yapılan yorumlar denetlendikten sonra yayınlanmaktadır.