Recent Comments

"IRAZGİLİN MEYMET"


"IRAZGİLİN MEYMET"

Rahmetli Mehmet KARACA dedim de:
Evleri bizim mahallede, yakın komşuydu. Bir tek ev vardı onların eviyle bizim evin arasında. Yaşıttık kendisiyle; üstelik “kırkımız da karışmıştı”. “Kırkı karışmak” deyimi, doğumdan sonraki ilk 40 gün içinde doğanları ifade etmek için kullanılırdı. Bunların hiç biri öneli değildi. Asıl önemlisi O benim ilk çocukluk arkadaşımdı. Hem de en iyilerinden biri. Tek kusuru vardı; fazla cesurdu... Bir de saf, temiz ve merhametli… “Gözünü budaktan sakınmazdı” asla. ! Nitekim bu hali henüz 25 yaşındayken aramızdan aldı O’nu. Vurdular; vurdular O’nu. Yağlı kurşunlara denk geldi Garip’im. Aklını kullanıp da koruyamadı kendini.
Çocuklukta çok şey paylaştık Kendisi’yle?
Babası, O küçükken ölmüştü…. Aklı ermezdi babasının sağlığına. Hasılı, yetimdi O da. Sık sık “Öksüzler Mektebi’ne” giderdik ikimiz. Kendi aramızda adını “Öksüzler Mektebi” koyduğumuz  bir inziva ve rahatlama kuytusuna… Bizim evlerden doğu istikametine koruya çıkılıp da “Kızıldüz” (kırmızı topraklı tarlaların bulunduğu bir mevkii) istikametine gidilen “Taşlı Yol’un” hemen altındaydı “Bu Mektep”! Gidişe göre sağda; hemen oradaki “Küçük Karınderesi” dediğimiz, “Göksu’ya” akan o kış dereciğinin yatağında… İşte o küçük vadicikte… Daha doğrusu bu vadicikteki dere yatağın tam kenarında bir kaya kovuğu…  Dediğim gibi kuytu bir yer. Kovuğun önünde de maki türü bir kısım çalılıklar var ki kapatıyor orayı. Tam bir sığınak… Kırk yıl saklansan kimse bulamaz adeta…
Ora’da (“Öksüzler Mektebi’nde”) kendi iç dünyamıza dalardık. Biz ve bizim gibiler hakkında iyi dileklerde bulunur, tanıdıklarımızın hatıratlarını yâd ederdik. Gelecekteki iyi günleri düşünür, güzel hayallere dalardık. Herkesler için iyi dileklerde bulunurduk. Böylece oldukça rahatlar, köye geri dönerdik.

Merhametli çocuktu aslında Mehmet! O’na “Irazgilin Meymet” de derdik.
Bakın bir gün ne oldu?
Henüz 4 - 5 yaşlarımızın arasıydı. Onların eviyle bizim evin arasındaki evin arkasında bulunan o küçük harmanda mahallenin tüm çocuğu oyun oynaşırdık! Şimdilerde “Kaymakam Emmi’nin” olan o evin dulunda; duldasında…. “Çocuklar” diyorsam az falan sanmayın; hayliceydi… Zaten tüm evler, çocuk doluydu o yıllar…

Derken “Irazgilin Meymet” de çıkageldi oraya. Elinde bir parça “çarşı ekmeği” … Bildiğimiz normal fırın ekmeği işte! Ne var ki o ekmekler bizde pek bulunmazdı... Yufka yerdik sürekli. “Çarşı ekmeğini” ise kırk yılın başında bir şehre giden olacak da o getirecekti. Onu da elbet kendilerine… Bu nedenle olsa gerek; yaddan, yabandan gelenlerin ön önemli hediyesi “çarşı ekmeğiydi”.  Ve çok severdik biz onu… “Çarşı ekmeğini” yani.
Küçük bir parça da bana verdi Rahmetli. Diğer çocukların gözleri kaldı ekmekte ama.  Lâkin Mehmet onlara vermedi... Öyle ya; elindeki zaten doyumluk değil tadımlıktı.
Çocukların gözleri kalsa da bir çoğu önemsemedi. Lakin iki kardeş ısrarla istediler Mehmet’ten… Yine de vermedi. Bu defa o iki kardeş gidip kendi annelerinden istediler “çarşı ekmeğini”  Fakat nereden bulsundu anneleri…? Ama çocuklar anlar mı durumu? Tutturdular “İllâ da çarşı ekmeği isteriz!” diye! Oysa yufka yapıyordu anneleri; misler gibi. Ellerine birer yufka sıkması (rulo biçiminde dürüm) tutuşturdu onların. Üstelik içine sade yağ (özgün tereyağı) sürerek… Yine de ikna olmadılar; ağlamaya başladılar…
Mehmet duruma dayanamadı; ekmeğine de fazla kıyamadı. Parmaklarının ucuyla koparıp yarımşar lokma kadar verdi onlara. Sustular onlar da. Kestiler ağlamayı. Kestiler kesmesine ama bir de ne göreyim? O kadarcık ekmeği yalın olarak yemeye kıyamadılar; tutup yufka sıkmasının içine ovalayarak o yufkaya katık ettiler…! 

Mehmet’in cesaretinden de bahsettim ya? Hiç kimseden ve hiçbir şeyden çekinip korkmazdı O. Ben kıyıp da vuramazdım kimseye. Hatta karınca bile ezemezdim. Kuş dahi avlamadım… Ama O, gerekirse kırar geçirirdi ortalığı. Mahallenin cümle çocuğunu da döverdi gerekirse. Ve hepsi korkarlardı O’ndan… Bir tek ben; ben içten severdim O’nu. Çocuklar arasında yani.
Buydu işte, Öğretmenin bizim eve yolladığı Mehmet KARACA hani!

NOT: http://okulyoluokul.blogspot.com/2011/12/4-ogretmenimin-yardm-ve-babamn.html biçimindeki Internet bağlantısından alıntıdır.
Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te Bozkır Haber'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* yapılan yorumlar denetlendikten sonra yayınlanmaktadır.