Recent Comments

AŞKIN İÇİ BOŞALTILIYOR

“Aşk imiş her ne varsa âlemde; İlim bir kıyl u kâl imiş.”(Âlemde her ne varsa aşktır, gerisi boştur, ilim bile) diyen, Fuzuli kâinatın felsefesini açıklamış. Aşırı sevgi, bağlılık duygusudur aşk. Âşık seven, maşuk ise sevilendir.

Aşkla ilgili son dönemlerde o kadar çok eser çıkıyor ki artık sayısını bile bilmiyoruz. Her dönemin kendine özgü konuları olduğu gibi bu dönemin de tutulan konusu aşktır. Gün geçmiyor ki çıkan eserlerin sağında solunda aşk kelimesi yazılmasın. Kapaklara kocaman kocaman konduruluyor; AŞK veya AŞKIN FALANI, FİLANI. El atılmadık konu kalmadı. İnsanoğlunun, kimyasını bozmadığı bir şey kalmadı nerdeyse. Bunlardan aşk da nasibini almış görünüyor. Bütün ulvi duygular bir bir hoyratça kullanılıp çöpe atılıyor. Çarpıklık ve yozlaşma bazı eserlerin arasına gizlice konuveriyor. Bunları tamamen gerçek sanan genç dimağların kafaları kirletiliyor. Geçenlerde okuduğum bir eserde toplum tarafından değer verilen bir kimsenin hocası, o romana göre dinen caiz olmayan bir şeyi içiyor. Tamam, kurgudur roman, gerçek değildir desen de artık kafada bir iz kalmıştır. Eee falanın hocası şöyle yapmıştır. Önemli olan Allah’ı kalple sevmek gibi garip kurgular bulunuyor. Tüketim toplumların sonu nereye varır bunu kestirmek zor olmasa gerek. Güzel ve değerli düşünce ve davranışlar sığ bir değerlendirmeye tabi tutulmaya başlanalı çok oldu. Bu kirlilik temiz bir şey bırakmayacak kadar tehlikeli bir durum almıştır. Bunun çözümü bulunmazsa gelecekteki torunlarımızın durumu bizden daha kötü olacaktır.

Kelimelerin ifade edilişi her asırda farklıdır ama anlam olarak aynıdır. Çünkü insan aynı insandır. Dönem dönem değişen duygular, öne çıkan hisler olmuştur. Bir dönem savaş, özgürlük, acılar, yokluklar, ayrılıklar, bir dönem, mutluluklar, eğlenceler, dostluklar, kardeşlikler olduğu gibi. Günümüzde de zaman, zaman değişen duygular insanları yoğun biçimde etkiliyor. Son dönemlerde insanların çıkarcılıkları, bir birlerine tahammülsüzlükleri nedeniyle dostluk, akrabalık, arkadaşlık ve kardeşlik kavramların içi ciddi biçimde boşaldığı için basit zevk ve çıkarlar öne çıkmıştır. Güven bunalımı yaşanmaktadır. Kimse kimseye güvenmiyor, herkes karşısındakine şüpheyle bakıyor. En güvenilen şeylerin istismarı insanları zedelemiş, insanlar kendi kendinden bile korkar duruma gelmiştir. Yüzeysel anlamlarla yaşıyoruz. Her şey sıradanlaştırılıyor. Yağma ediliyor toplumun değer yargıları. Hor kullanıyoruz güzelim kelimelerin değerlerini. Değiştirip bozuyoruz her şeyi. Dünyayı bozup kirlettiğimiz gibi zihinleri ve anlamları da kirletiyoruz. Bu yüzden nâr-ı aşkı bile aşk ve nar anlıyoruz. Sonra da sığ bilgilerimizle geçmişi sorgulamaya çalışıyoruz. Kelimelerin anlamlarını boşaltıp basit anlamlar dolduruyoruz içlerine.

Çok sıkıntılı bir asırdayız. Temel dini öğretilerin kaynağından bin dört yüz küsur sene uzaktayız. Kaynaktan uzaklaştıkça bazı bocalama dönemleri olması muhtemel. Elimizde Kur ’an ve peygamberimizin davranış ve sözleri var, ancak doğrudan bunları okumaktan uzağız. Hep başkalarının suyunun suyu ile idare etmeye çalışıyoruz. Bu da içine düştüğümüz durumlardan çıkmamızın çok zor olduğunu gösteriyor. Hep bizi kaynaktan uzak tutmaya çalışmışlar. Bunda da epey başarılı olmuş görünüyorlar. Neden bunları kaynağından öğrenemiyoruz sorusunu sorunca biz o kadar bilgili değiliz. Kaynağı okursak yanılırız. O halde ne yapacağız. Ahmet, Mehmet okusun onlar bize öğretir. Peki, bizim seviyemiz Ebu Cehil veya dağdan inen bedevinin anladığından da mı düşük. Kur’an bütün insanlığa indiyse herkes okuyup anlayabilir. Bunun yanında peygamberin yaşantısı ve sözleri de biliniyor. Bütün bunlar böyle olduğu halde neden kimse kendine çeki düzen vermiyor veremiyor. Bir yerlerden başlanmalı. Yoksa yarın çok geç olabilir.
Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te Bozkır Haber'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* yapılan yorumlar denetlendikten sonra yayınlanmaktadır.