Recent Comments

YENİ EĞİTİM MODELİ ÜZERİNE-2

Yazımın birinci bölümünde sorunların neden çözülemediği ile ilgili değerlendirmede bulunacağımı belirtmiştim. Bu kadar çözüme yönelik plan ve çalışmalar yapılmasına rağmen  bir gücün çözüme izin vermediğini, eğitimde karmaşanın devam etmesini istediğini düşünmeye başlamıştım. Çünkü, mantıklı başka bir izahı yok.

Mevcut iktidar tarafından bile yapılması gerekenler yapılamazken yapılmaması gerekenler yapılmıştır. En azından ben böyle düşünüyor veya inanıyorum.  Mesela, zorunlu eğitimin kademeli de olsa 12 yıla çıkarılması gibi. İleride bu konu üzerinde durmaya çalışacağım.

Ülkemizin son 17 yılının yönetiminde en etkin kişi cumhurbaşkanımız eğitim ve kültürde yaşanan sıkıntıları dile getirip bir nevi özeleştiri yapması düşüncelerimin yersiz olmadığını ortaya koymaktadır. Çözüm makamında olan cumhurbaşkanı niye çözmedi veya çözemiyor sorusunu sorabilirsiniz; çünkü, bende kendi kendime çok sordum.

Daha önceki bir yazımda da paylaştığım ve yukarıda cevabını bulamadığım sorularıma Gazeteci, Yazar, Televizyoncu Mehmet Acet'in Yenişafak Gazetesi'nde kaleme aldığı 13 Eylül 2017 tarihli yazısı oldukça dikkatimi çekti ve sanki içinden çıkamadığım sorularıma bir nebze de olsa cevap oldu. Yazının bazı bölümlerini siz okuyucularımla yeniden paylaşmak istiyorum. Mehmet ACET;

"Birkaç yıl önce dönemin milli eğitim bakanlarından biri, bir sohbet sırasında kulağıma eğilip "Biliyor musun?" diye bir soru sorup şunları söylemişti:

"Hiç kimse bilmez ama şu yakın zamana kadar Milli Güvenlik Kurulu'ndakine benzer bir "KIRMIZI KİTAP" da bizim bakanlıkta vardı, yeni kaldırdık."

-Kırmızı kitap ne demek?

Gelenin gidenin uymak zorunda olduğu, kırmızı çizgilerle sınırları belirlenmiş şartlar manzumesi.

Cumhuriyet öncesine ait her şeyi hafızamızdan silmemiz gerektiğini düşünüyorlar. Daha öncesinden tevarüs edilen, milletin gelenekleri içinde varlığını bir şekilde sürdüren 'Değerler Manzumesine' karşı toplumu yabancılaştırmaya çalışıyorlar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçen yıl 24 Kasım'da öğretmenlere hitaben yaptığı bir konuşmadan not aldığım bir cümle ile karşılaştım.

Şöyle demişti Erdoğan: "Bu ülkenin yüzlerce yıllık tarihi ve kültürel birikimine yabancı eğitim-öğretim politikaları, maalesef çatışmacı, hastalıklı, çift kişilikli nesillerin ortaya çıkmasına neden olmuştur" açıklamalarıyla yazısına devam ediyor.

Yukarıda ki, değerlendirmeler tamamen Mehmet Acet'e ait olup doğrusu veya yanlışı kendisine aittir. Ancak, değerlendirmesinin mantıki alt yapısının olmadığını da yok sayamayız. Olmasaydı bu kadar sorun çözümsüz kalabilir miydi?

Yukarıdaki açıklamada cumhurbaşkanımız "yabancı eğitim-öğretim politikalarına" vurgu yaparak "çatışmacı, hastalıklı, çift kişilikli nesillerin ortaya çıkmasına neden olmuştur" sözleriyle sorunun ana merkezine parmak basmaktadır. Bu sözün üzerine söyleyecek başka sözüm yok!

Yine de insanın aklına derinlemesine çok bilgi sahibi olmamakla birlikte "Fulbright Anlaşması" geliyor. Fulbright Anlaşması; 1949 yılında Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye arasında imzalanan ikili anlaşmadır. Bu anlaşma Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden geçtikten sonra 13 Mart 1950 tarih ve 5596 sayılı kanun çerçevesinde çalışmalarına başlamıştır.

 Fulbright Eğitim Komisyonu, kuruluş amacı olarak Türk ve Amerikan halkları arasında eğitim ve kültürel değişim yoluyla ortak bir anlayış geliştirmek olduğu belirtilse de bu komisyonun Türkiye'de eğitim politikalarını belirlemede etken olduğu iddiaları da kamuoyunda yer almaktadır.

Dünyaca tanınan Türk Bilim Adamı Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu'nun Fulbright Komisyonu, Anlaşması ve eğitim sistemi ile ilgili yaptığı açıklamalarının bir videosu izledim. Sinanoğlu, komisyonun çalışmasına, yapılan anlaşmaya hiçte olumlu bakmıyor.

Komisyon ve anlaşma ile ilgili yazı ve söyleşileri internetten bulabilirsiniz. Bazı şeylere çözüm olamasak da bilgi sahibi olmuş oluruz. Bilmekte iyidir. Belki bir gün bildiklerimiz sorunun çözümüne katkı yapabilir.

     Kendinizi nasıl tanımlarsanız tanımlayın; solcu olun, sağcı olun, siyasi tercihleriniz ne olursa olsun hiç önemli değil; önemli olan yaşadığımız tüm sorunlara her türlü çatışmadan uzak çözüme katkı yapmak birlik beraberlik içinde hareket edebilmektir. Bu olgunluğa erişemezsek daha çok tartışır daha çok çözümsüzlüğün zararlarını hep beraber yaşarız. Öyle bir zaman gelir ki, zararın telafisi mümkün olmayabilir.

Yeni eğitim modeli ile ilgili değerlendirmelere önümüzdeki yazımda devam edeceğim.



Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te Bozkır Haber'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* yapılan yorumlar denetlendikten sonra yayınlanmaktadır.