Recent Comments

HİKÂYE HAYATIN GERÇEĞİ


Kuranda şu muhteşem ayet ”Her bilenin üstünde bir bilen, her zenginin üstünde bir zengin vardır.” Bunun bilinciyle hareket edip haddi aşmayıp dengeyi korumayı Allah rızası için görev bilmeliyiz. Kaf süresi Kuran sıralamasında on sekizinci süre, iniş sırasına göre altmış dokuzuncu süredir. Nüzul sebebi, Müslümanların sayısının artması üzerine Müşrikler korkmaya başlamışlar, öğrendikleri yalanlarla insanların kafalarını karıştırmak için hikâyeler anlatmaya çalışmışlardır. Arabistan’da İslam’dan önce en geçerli akçe, insanların malına canına ve ırzına karşı eşkıyalık yapmaktı. Bunun yanında çevre ülkelerle ticaret yapanlar da bulunurdu. Dolayısıyla gittikleri ülkelerin ve memleketlerin inançlarından, dinlerinden ve örf adetlerinden-kültürlerinden etkileniyorlardı. Öğrendikleri hikâyeleri Müşrik Araplara anlatırlardı.

Kureyş şeytanı olarak kabul edilen Nadir ibni Haris, ticaret için gittiği İran şehirlerinden Rüstem ve İsfendiyar’la ilgili meşhur hikâyeleri öğrenmiş, Peygamberimiz bir toplumda ve toplantı da İslamiyet’i anlattıktan sonra peygamberimiz oradan ayrılır ayrılmaz, bu adam oraya gelirdi. Öğrendiği batıl hikâyeleri, orada bulunanlara Muhammed’in söylediklerini ben de bilirim diye anlatır ve insanların kafasını ve zihnini karıştırırdı. Kef süresi 110. ayetinde çoğu Müslüman tarafından bilinen birkaç olay anlatılmaktadır. Kef ashabı(mağara arkadaşları) Musa - Hızır kıssaları ve Zülkarneyn kıssaları gibi. Kef süresinin 5. ayetinde ”Yeryüzü yeşillendikten sonra, orayı çöpe, çöle döndürürüz de” ayeti kıyameti ve ölümü hatırlatmaktadır.

Hıristiyanların bir kısmı putperestliği, bir kısmı da Hz. İsa’nın getirdiği Hak dine inanmışlardı. Bu inanan gençleri, diğerleri Krala jurnal etmişlerdi. Yönetimin zulmünden dolayı devlet memurlarının çocukları dağlara kaçıp bir mağaraya sığınmışlardı. Kuranda bulara mağara arkadaşları denir. Kuran” Biz onların hikâyesini sana anlatacağız, diye başlanılarak genişçe bilgi verilmektedir. Aynı zamanda bu konuda Kuranın verdiği bilgiler dışındaki rivayetlere kulak tıkanılmasını âlimlerimiz bize bildirmişlerdir. Allah, bu konunun tartışılmasını yasaklamıştır. İnsanların inancını test etmek- mağaradakilerin sayısı- bir imtihan olduğu için bu konu zorlanmamalıdır. Çünkü mağaraya sığınan gençler, Kralın karşısında Hak namına kıyam ederek” Biz gönlümüzü Allaha bağladık. Ondan başka bir ilah kabul edersek, saçmalık yapmış oluruz,” demişlerdir. Bu gençler, kâfir ırkdaşları için “İşte bunlar bizim insanlarımızdır; Allah’ı terk edip ondan başkasını ilah edindiler de, bu konuda açık bir delil de getiremediler. Allah’a iftira ederek yalan söylediler”. Demişlerdi. Bu sözleri söyledikten sonra Kral ve askerleri zulüm yapacakları için bu gençler şehirden kaçıp bir mağarada gizlenmişlerdi. Ayete göre Üzerlerinden 309 yıl geçmiş olmalarına karşılık uyandıklarında bir birlerinin yüzüne bakarak kaldıkları süre için“ancak bir gün veya günün bir kısmının geçtiği süre konusunda anlaşamamışlardı. Sonra da, Yemek almak amacıyla içlerinin birini şehre gönderdiler. Çok uzun zaman geçtiği için her şey değişmiş, idareye imanlı bir yönetici geçmişti. Zalimler silinmiş isimleri unutulmuştu. Bunların sırrı bu alış verişle açığa çıktı. Bu olay, ölüp dirilme konusunu insanlara açıklamak için Allah’ın bir hikmeti olarak Kuranda bizlere açıklanmıştır. Peygamberimiz de “En cesur insan haksız hükümdarın karşısında Hakkı söylemektir” sözüyle böyle davrananları övmüştür.

Diğer kısa ise, iki bahçe sahibi komşu arasında geçen konuşmalardır. Komşunun biri diğerine karşı kibirlenerek, kendisinin mal ve evlatça daha kalabalık olduğunu söyler. Fakat bir sabah bu sözü söyleyen bahçesine geldiğinde, bahçesinin altının üstüne geldiğini, akan suların yok olduğunu görür. Öbür komşu ona şöyle seslenir. ” Bütün bu nimetleri sana veren Allah’a şükredeceğine, Ona isyan edip ahireti de unutup inkâr ettin” der. Böylece yaptığı yanlışlığı anımsatır. Bu süre de Hz. Musa ve Hızır Kıssasını da anlatır.

Musa aleyhisselam kendisinden daha bilgili birinin olup olmadığını öğrenmek amacıyla Rabbine sorar. Cevap olarak, Hızır’la buluşması emredilir. Hızır’la buluştuklarında Musa Hızır’a ”Allah’ın sana öğrettiği bilgileri öğrenmem konusunda, seninle arkadaşlık yapabilir miyim” der. Hızır kabul eder. Birlikte gemiye binerler. Hızır gemiyi delmeye başlar. Musa ayıplar. Hızır açıklama yapmadan bir şey sorma diye uyarır. Gemiden inerler. Oynayan bir grup çocuğa rast gelirler. Hızır çocuklarından birini tutup öldürür. Musa suçsuz birçoğu öldürdüğü için Hızır’ı kınar. Hızır kızınca, Musa böyle bir şey yaparsam arkadaşlığımız son bulsun der. Oradan başka bir yerleşim yerine varırlar. Fakat bu şehirdeki halk ve idareciler bunları iyi karşılayıp misafir etmez ve yiyecek de vermezler. Hızır dayandıkları duvarı tamir eder. Musa, Hızır’a İsteseydin buna karşılık bir ücret talep edebilirdin, der. Hızır’da bunun üzerine arkadaşlıklarına sona verir. Hızır Musa’nın şaşırdığı olayları şöyle açıklar. 1-Gideceğimiz yerde zalim bir hükümdar gemilere el koyuyordu. Buna engel olmak için gemiyi deldim. 2-Yaptığım duvar iki yetim çocuğa aitti. Salih bir insanın evlatlarıydı. O duvarın altında onlara ait bir hazine vardı. Onlara ait o hazineyi kimsenin çıkarmamasını istedim. 3-Öldürdüğüm çocuğun ise, Salih ebeveynleri vardı. O çocuk büyüyünce anne babasını kâfir olmaya zorlayacaktı. Onu öldürdüm ki, Onun yerine Allah onlara Salih evlat versin. Çocuğun öldürülmesi konusunda âlimlerin görüşleri: 1-Çocuk yetişkinse, öldürülmesi dinen caizdir. Fakat çocuksa, görüş farklılaşmaktadır.1- Küfrü gelecekte ortaya çıkacağı için zamanı gelmeden öldürülmesi caiz değildir. Çünkü derler, Hz. Ömer katilini bildiği halde kısas yapmamıştır. Hz. Ömer soranlara, Kalbindeki düşüncesinden dolayı cezalandıramam demişti. Fakat bir gün sonra söylediği kişi, kendisini camide hançerledi ve öldürdü. Sonra öldürene kısas uygulandı. İşler ikiye ayrılır.1-Halktan Hakka giden fiiller. İnsanların onun adına yaptıkları her türlü sevap ve kötülükler.2-Haktan halka giden fiiller. Allah’ın hükmettiği fiillerin zamanı gelince vuku bulmasıdır. Burada Hz. Musa insanları Allah’a götürmekle görevliydi. Hızır ise, Azrail gibi, Allah’ın fiillerini insanlar üzerinde uygulamakla görevliydi. Yani Musa’nın Hızır’dan öğrenmek istediği ilim”le dün” ilmiydi.



Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te Bozkır Haber'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* yapılan yorumlar denetlendikten sonra yayınlanmaktadır.