Recent Comments

Bu kez Rotam deli gibi İSaURİA YOLU - Sevgül Eroğlu


Konya'nın Efes'i diyorlar ama çok yanlış… Her birinin ayrı tadı var… Kategorize edilemez…

Beni asıl çeken enerjisi. Çok esrarengiz, çok mistik, doğayla iç içe bir yerlerde doyasıya yaşadım. Tarihi dokuların içinde yürüdük. Biraz yorucu oldu ama bu cennet vatanımı karış karış koklamak var ya…
Konya'nın Efes'i diyorlar ama çok yanlış… Her birinin ayrı tadı var… Kategorize edilemez…
Bu kez rotam deli gibi;
İSaURİA YOLU

Dağ taş kayalıklarda tırmandık indik tırmandık indik. Çok güzel ama dizlere düşman bir rota söylemedi demeyin. Ortanın üzerinde ve zor… Ama… Ruh isterse beden peşinden gidiyor!
İsauria Bölgesi neresi derseniz kısaca, dağlık kesimde Pisidia Bölgesi'nin uzantısı, Mersin Mut'a kadar olan antik bölge. Konya BB, Konya'nın Bozkır ilçesi (Hacılar ve Ulupınar mahalleleri arasında) ile Antalya'nın Akseki ilçesi arasında bulunan Antik Roma Dönemi'nden kalma Isauria Yolu'nu turizme yeni kazandırmış. Bölgede geçen yıl turizm mihmandarları ve profesyonel dağcılar 4 günlük dağ yürüyüşü ile 174 kilometrelik tarihi yolun 76 kilometrelik etabını yaparak Türkiye'nin farklı yerlerinden katılan 300 katılımcıyla birlikte oldukça zorlu, bir o kadar da keyifli bir organizasyon gerçekleştirmişler. Ben de bu keyifli ve bir o kadar da zor rotayı yapabildiğim için çok mutluyum.

Taş döşemeli yolları, yol üzerinde bulunan sarnıçları, han kalıntıları, kuyuları ve kemerleriyle Türkiye'nin yeni trekking rotalarından biri. Henüz açılmamış kalan bölümünün parkur düzenleme çalışmaları da devam etmekte.

TARİHİ; Antik Isauria, Anadolu'nun güneyinde doğudan Dağlık Kilikia, batıdan Pamphylia ve kuzeyden de Lykaonia ile sınırlanmış oldukça dağlık bir bölge. Özellikle Toros dağlarının batı kesimlerinde yer alan bölümü son derece engebeli olup, akarsular tarafından parçalanmış çok sayıda vadi ve kanyondan oluşmakta. Bu durumunun istisnalarını ise kıyı kesimi ve Göksu Vadisi oluşturmakta ve  günümüzde olduğu gibi antik dönemde de en yoğun iskân buralarda görülmüş.. Bölge tarımsal faaliyetlere elverişli sahaları çok az olduğu için ekonomik açıdan sınırlı imkânlara sahip olmuş.  Bu nedenle daha ilk dönemlerden itibaren bölge halkının zaman zaman haydutluğa yöneldikleri ve geçimlerini bu yoldan sağladıkları görülmekte. Resmen korsanlarmış canım!


Oluşan  organize haydutluk ve isyanların coğrafi olması dışında sosyal, dini ve ekonomik olmak üzere çok çeşitli nedenleri var. (Henüz imparatorluk döneminden itibaren dağlı haydut şefleri tarafından yönetilen çok sayıda yarı feodal prensliğe ayrılmış siyasal yapısı da gösterilmekte) Öte yandan başlangıçta yerel bir haydutluk problemi taşıyan olayların isyanlara dönüşerek bir savaş niteliği kazanmasında, Sasani kralı I. Şapur'un M.S. 260 yılında Akdeniz kıyılarından gelip Isauria'dan geçerek Anadolu içlerine düzenlediği seferin meydana getirdiği kaos ortamı da var. Literatürde Shapur Ka'baye Zardoşt olarak adlandırılan bir yazıtta anlaşıldığı üzere, Roma ordusuna asker ve destek sağlayan yerler arasında Thrakia, Bithynia, Asia, Pamphylia, Lykaonia, Galatia, Lykia, Kilikia, Kappadokia, Phrygia ve Suriye ile birlikte Isauria da sayılmakta.


Isauria'da M.S. 1. ile M.S. 6. yüzyıl arasında aralıklarla rastlanan karışıklıkların en yoğun şekilde görüldüğü dönem M.S. 4. Yüzyıl. Romalılar, ordularının hareket kabiliyetlerini sınırlayan ve haydutlar tarafından çok iyi tanınan bölgede kontrolü sağlamakta oldukça zorlanmışlar ve özellikle Isauria'nın en dağlık bölümünü oluşturan ve Ermenek Göksuyu ve Hadim Göksuyu arasında kalan sahada kalıcı bir kontrol sağlayamamışlar. Isauria'da M.S. 4. yüzyılın ikinci yarısına kadar kayda değer herhangi bir olay yaşanmamış ve  bu tarihten sonra yeniden karışıklıklar görülmüş. Isauria isyanları için başka bir kaynak 353-354 yılı isyanının sebebi olarak bazı Isaurialıların haksız yere suçlanıp Ikonium'daki anfitiyatroda vahşi hayvanlara atılması gösterilmekte. Ancak Isaurialıların ilk saldırılarını tahıl taşıyan deniz filolarına karşı tam tersi yönde Güney sahillerine ve Kıbrıs'a düzenlemiş olmaları ve geniş çiftliklere bağlı köylere saldırmaları gerçek nedenin ekonomik sorunlar ve kıtlık olduğunu düşündürmekte.

Isaurialıların sayısal üstünlüğü yanında en önemli etken bölgenin topografik yapısı ile dağların yalçın yamaçlarında ve karmaşık geçitlerinde yetişmiş olduklarını ve buralara sanki düz ovalarmış gibi hükmettiklerini kaydetmekte. Bu coğrafya şartlarına alışkın olan ve araziyi çok iyi tanıyan haydutlar, Romalılar karşısında oldukça etkili olmuşlar.

Romalılar, isyanlara karşı Isauria'da savunma sistemlerini güçlendirirken, diğer taraftan da imar faaliyetlerinde de bulunmuşlar. Zengibar Kalesi yakınlarındaki Yazdamı'nda bulunan bir binanın,  Valentinianus emri ile tamir ettirildiği anlaşılmakta. (Roma yönetiminin Isauria'da kontrolü sağlamak üzere sık sık idari düzenlemeler yapmış, eyaletin yönetimini kolaylaştırmak ve sorunlara daha hızlı müdahale edebilmek için sınırlarını küçültmüş) Bu çerçevede imparator Valens tarafından bağımsız Lykaonia Eyaleti oluşturulmuş ve Isauria Bölgesi'nin büyük bir bölümü yeni oluşturulan eyalete dâhil edilmiş.

Ancak öyle anlaşılıyor ki bütün bu düzenlemeler Isaurialıların yeniden isyan etmelerine engel olamamış olmalı ki M.S. 375 yıllarında Isauria'da yeni bir ayaklanma meydana gelmiş. Anlaşılan o ki; M.S. 4. yüzyılda bölgede görülen haydutluk faaliyetleri ve isyanların şiddeti ile Roma'nın Isauria'da uyguladığı yönetim ve yöneticilere verilmiş olan yetkiler arasında bir ilişkinin olduğu kesin. Tüm  4. yüzyıl isyanlarında olduğu gibi Isaurialılar, yine ilk olarak Pamphylia ve Lykia'ya saldırmışlar, daha sonra hiç bir engelle karşılaşmaksızın Kaisareia ve Konstantinopolis'e ulaşımı engelleyecek kadar kuzeye ilerlemiş ve  nihayet Antiokheia'da bulunan imparator Valens tarafından geri püskürtülmüşler. İsyancılar, özellikle güney kıyılarında sürekli bir tehdit oluşturmayı sürdürmüşler. (Helal yani adamlar sürekli protest hallerde)

Antik edebi kaynaklarda Isauria ile ilgili olarak geçen bilgiler ışığında, kısaca sonuç şöyle;
Isauria, özellikle coğrafi ve sosyo-ekonomik şartları nedeniyle bütün Roma yönetimi boyunca sorunlu bir bölge karakterini taşımış. Roma yönetimi, haydutluk faaliyetlerine karşı bir taraftan eyalete kalıcı lejyonlar yerleştirirken, diğer taraftan da Isauria'nın Roma'nın nüfuz edemediği ya da etmekte zorlandığı stratejik noktalarına kale veya gözetleme kuleleri yapmış. Isauria Eyaleti'nin tanımlanan bu durumunu en iyi ortaya koyan belge ise muhtemelen yüzyılın sonlarında yazılmış olan Notitia Dignitatum'dur. Bu belgede yer alan görseldeki iki mimari yapı büyük olasılıkla buradaki iki lejyon karargâhını tanımlıyor. Toros dağlarını ayıran çizginin üst tarafındaki beş adet mimari yapı ise bölgedeki kale ve kuleleri işaret ederek bunlardan ikisi çok büyük ihtimalle söz konusu yüzyılda Isauria isyanlarının yoğunlaştığı alanın kuzeydoğu sınırında bulunan Nunu (Antiokheia) ve Aşağı Akın kaleleri … Belgede sayıları beş olarak gösterilen ancak bölgenin küçük vadilerle parçalanmış topografik yapısı göz önüne alındığında daha fazla olması da muhtemel olan diğer kaleler de yakın çevrelerde olabilir.

Haftaya Zengibar Kalesini anlatacağım…


Belleten Türk Tarih Kurumu


Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te Bozkır Haber'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* yapılan yorumlar denetlendikten sonra yayınlanmaktadır.